10 Aralık 2006

In the army now ...


16. ZH. TUG. K.LIĞI BİLGEKIŞLA / DİYARBAKIR
Kısa dönem...
Yolunuz düşerse beklerim :)
Yıldızlar
Seni karanlıkta yatırıyorlar.
Korkuyorsun geceden: Bakıp bakıp pencereden,
Yatağına sokuluyorsun.
Ben hep eski yerimdeyim, biliyorsun.
Hava açık olduğu zamanlar
Beni seyrediyor, seviniyorsun.
Ne olurdu, ben de,
Sana göründüğüm şekilde
Odana gelseydim.
Ateşböcekleri gibi,
Küçücük avucunda
Yanıp yanıp sönseydim.
Seneler geçip gider, büyürsün.
Bir gün olur, hepsi biter: Endişeler, o çocuk üzüntün
Hepsi biter.
Aydınlanır senin için geceler, güneş gibi görünürsün.
Biraz sabır, küçük çocuk, biraz sabır.
Ama Allah'ın koyduğu yerde,
Yıldızlar daima yalnızdır.

Behçet Necatigil

no blogging

27 Kasım 2006

Mentos Çılgınlığı

Kelimenin tam anlamıyla çılgınlık bu..Herşey birinin Diet Coke'un içine mentos atmasıyla başladı ve sonra olay çığrından çıktı. Bu şekilde füze yapanlar, bu olayı deney haline getirenler , sanat yapanlar vs...Ben en çok bu adamları seviyorum. Bu deneyde 251 şişe Coke kullanmışlar. Olayı abartıp tişörtünü, müziğini yapmışlar, DVD hazırlamışlar. Burda Türkiye'de yapılan yarışmada dereceye girenler var.

23 Kasım 2006

Kandır dur kendini.

HERŞEYİ BİRDEN İSTEMEK
O kitabı da okudum bitirdim
Hani o genç kızın beni unuttuğu
Bir ara fena halde fikrindeydim
Dudağındaki nem gözündeki buğu
Durmadan hayal değiştiriyorduk
Çetrefil bir hayat herkesin korktuğu
Kaderlerimiz kalındı sevinçlerimiz çabuk
Yaşamadan dağılıyor yarısından çoğu
Erteleyip durduk suç ortaklığımızı
Asıl ben yanlıştım o yanlıştı bazı
Çünkü gecikmenin ağır yorgunluğu
Yanıldığımız herşeyi birden istemekti
İsteği gerçekleştirmez isteğin yoğunluğu
İhtiyaç başka bir boyuta geçmekti
Devreden çikarıp gereksiz sorumluluğu
Tekrar loş yalnızlıkların en dibindeyim
Sararmış yaprakların usulca savrulduğu
Köprüler yıkıldı artık kendimleyim
Parmak uçlarımda ölümün sogukluğu
Attila İlhan

20 Kasım 2006

Pembe Candaner

2002 yılında Adecco'da staj yaparken tanıştım Pembe Hanım ile. Kendisi Adecco'nun genel müdürüydü. Kısa süre birlikte çalışmamıza rağmen kendisini çok sevdim (aşk falan değil :) kendisinin bundan haberi yoktur). Daima güleryüzlü hayata pozitif bakan bir insan -adı gibi- . Hayatı insan kaynakları üzerine kurulu...Piyasayı biraz takip eden kendisinin ismini çeşitli panel, seminer ve organizasyonlarda mutlaka görmüştür. Sabah'ın İşte İnsan ekinde de yazıyor halen. Ordan bir yazısı...
- Her şey her zaman göründüğü gibi değildir. Bu lafa çok inandığım için bu yazısını seçtim.
Şu an kendisi 4 milyon CV'ye evsahipliği yapan kariyer.net'in genel müdürü. Yeni görevinde de çok başarılı olacağını biliyorum.
Pembe bir dünyaya...

Ice Hotel


İlk TV'de görmüştüm. Oldukça hoş bir yapı. İsveç'teki Buz Hotelden bahsediyorum. (Hotel mi otel mi ¿) Eşyalar dahil herşey buzdan yapılmış. Hotelin içinde sıcaklık –4° ile -9° arasında değişiyormuş. Her yıl yeniden yapılmasına 'acıdım' doğrusu...Bu günlerde Lassa'dan bişeyler alıp çekilişe katılıyorsun bu hotele gitme şansın oluyor galiba. Lastiğe ihtiyacım olmadığı için oraları es geçtim. Kazanan için ilginç bir deneyim olacağı kesin...Son olarak da BÜMED'in sayfasında görünce yazmak farz oldu. Araştırmacı blogger'ınız bendeniz ayrıntıları merak edenler için bu dosyaya link veriyorum. Olay sadece hotel ile bitmiyor ren geyikleri, safari, çeşitli eğitimler ..(avcılık, balıkçılık, liderlik vs.)
İki çeşit odası varmış: Chalet ve Kaamos. O dosyayı okumadan 5-10 dakika evvel Apocalyptica'dan Kaamos'u dinlememi de tesadüf değil hotelin bir çağrısı olarak addediyorum.
Hotelin web sitesi burdan ..
Kişibaşı 1500 Euro, kontenjan 10 kişi yetişen uçuyor...
Yılbaşını geçirmek için iyi bir alternatif...Bu yılbaşı genelkurmaya 'söz' vermeseydim gidebilirdim :) Seneye benimle kim geliyor ? (Mail atıp rez. yaptırabilirsiniz. Kim en fazla masrafıma ortak olursa onunla gidicem. Tamamen duygusal ;)

06 Kasım 2006

Nostalji

Gerek sözleriyle gerek müziğiyle geçmişime damgasını vurmuş bir şarkı...Severim Kuzeylileri..her ne kadar sıcak görünmeseler de.........
Roxette - Listen to your heart

29 Ekim 2006

ego tatmin merkezi ;)


bunu biliyor muydunuz : bizzat ben şahsen kendim me myself and I solda şekil IV.z'de görüldüğü üzere Türkçe ve İngilizce kitapları tersten hızlı, akıcı ve çok rahat şekilde okuyabilmekteyim..
Not: Yakında İspanyolca ve Almanca olarak ta bu özellik bana duhul olacaktır.
Marketinizden ısrarla isteyiniz...

Not2: Ayrıca süper Beden dili okurum, zaman zaman da konuşurum - canım isterse- ; zaman zaman da put gibi otururum -canım istemezse-
duyurulur.

28 Ekim 2006

SOAD

Zaman zaman System of a Down (SOAD) adlı grubu dinlerim (hala). Bu arkadaşların şarkılarının tınıları da hoşuma gider. Aniden yükselmeler, doğu tınıları vs. Ermeni asıllı olduklarını da bilirim. Amma velakin Holy Mountains şarkılarında bize resmen küfretmeleri hiç yenilir yutulur gibi değil. Olayı sözde Ermeni katliamına getirmek istemiyorum. Ayrıca futbol takımı tutarcasına siz bizi katlettiniz, hayır siz bizi ... olayı da saçmalamanın daniskası...Şahsen kendi adıma 90 sene önce neler oldu bilemem. Sadece okuduklarım duyduklarım var. Savaş ortamında her iki taraftan da ölümler olması gayet doğal. Velakin ölüm şekli önemli!Bu sitede ayrıntılı bilgi var. Fransa'nın yaptığı saçmalıktan sonra olayı tarihçilere bırakalım derim.
Gelelim SOAD'a...Holy Mountains diye sözedilen Ağrı Dağı...Şarkıda ne şeytanlığımız kalmış ne de katilliğimiz...

Can you feel their haunting presence?
Can you feel their haunting presence?

Liar, Killer, Demon
Back to the river Aras


Türkiye'de bu arkadaşların fanatikleri olduğu gibi anti-soad'cılar da mevcut.
Felsefem şudur: Popülaritelerini ve müziği kullanarak kendi düşüncelerini insanlara aşılamaya çalışmaları yanlış. Ayrıca 90 sene önce olan olayları tekrar gündeme getirerek ne isterler? Geçmişten ders alarak bugünde yaşamak ve geleceği planlamak gerekir. Devamlı geçmişte yaşamak değil...
Down sendromlu arkadaşlar 'down' oldunuz.

youtube gibi sitelerde hem soad hem de anti soad hakkında videolar mevcut. Yalnız Ermenilerin bu iş için çok çalıştığı bu sitelerde bile bariz görünüyor.

Siz onun yerine Tiny Toon eşliğinde They Might be Giants'tan İstanbul Not Constantinople 'ı seyredin. İnsanı zorla milliyetçi yapar bunlar!

17 Ekim 2006

İzmir'in kızları neden güzel ?

İzmirli kızlar gerçekten güzelse, bunun nedenini nasıl açıklıyorsunuz?
- Nedenini şöyle izah edeyim. İzmir, tarihi 8500 yıl önceye dayanan bir yerleşim bölgesi. İyonlar'dan Romalılar'a, Osmanlılar'a kadar tüm medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Öylesine bir kültür birlikteliği yaşanmış ki, her şeyin en özeli oluşmuş burada. Her ırkın güzelliklerini ala ala, çok da güzel bir ırk çıkmış ortaya. Çok farklı kültürlerin, medeniyet ve ırkların birleşmesidir bu güzelliği getiren. Kızların güzelliğinde iklimin ılık olmasının ve zeytinyağının da etkisi var bence.
hmm..işin sırrı miks imiş
hepsiburada

16 Ekim 2006

beni kategorize etme !

1 - efendim MS Word açıla..
2 - solcu yazıla , bu kelime tarana
3 - sağ tıklana
4 - 'eşanlamlılar'a bakıla
Bir de ne görüle : devrimci , faşist , kızıl

Aynı işlem 'sağcı' yazılıp yapıla
Yine ne görüle: gerici , bağnaz , köhne

Evet Microzort'un kendi tabiriyle sağcılığı (=köhne) görülüp google sen çok yaşa denile...MS bize daha neler göstereceksin merakla beklemekteyim ¿

MS yılan hikayesine dönen Vista'yı Ocak 2007'de piyasaya süreceğini duyurdu. Bu videodan Vista nasıl bir kodlama! aşamasından geçmiş bir güzel seyredelim. (Yerden yere vurduk MS'i ;)

nobran ne demek ya ¿

nobran : kaba saba , görgüsüz
Nobranı cümle içinde kullanınız (Tee ilkokul yıllarından..)
Ben bugün nobran gördüm
(Mesaj kaygılı blog)

12 Eylül 2006

TIME

Time is,
Too slow for those who Wait,
Too Swift for those who Fear,
Too Long for those who Grieve,
Too Short for those who Rejoice...
But for those who Love, Time is Eternity

Henry Van Dyke (Teşekkürler fix)

Binary

1 ve 0 aslında çok uzaktır birbirine...
İnsanoğlu yakınlaştırır onları
Bakın 'siz cetvelde bile yanyanasınız' diye ...

06 Eylül 2006

Mor inek vs. Kırmızı Penguen



Penguenleri severim, gülerim, hep resmi giyinmelerini takdir ederim -frag-. Tüm bunlarda Selçuk Erdem'in payı yadsınamaz.

1 yıl boyunca ülkenin önde gelen şirketlerine kişisel gelişim eğitimleri veren bir şirkette çalıştım (Tüm şirketler sektörün ve ülkenin önde gelen şirketleridir ilanlarda. Sözlerimde bu tür bir sallama yoktur). Dolayısı ile bol bol 'guru'lar, kitaplar, teknikler ile meşguliyetim oldu. Seth Godin'in ünlü Mor İnek'ini hem imrendim hem kıskandım. Mükremin Çıtır ağzıyla 'şerefisizm ben bunu daha önce düşünmüştüm'. Adamın dediği ineğinizi mor'a boyayın - Milka ile anlaşması var sanırım-. Yani ürününüzü farklılaştırın, pozisyonlandırmasını ayrı yapın. Zaten bu kadar geyiği artık lisedekiler bile biliyor. Adam herkesin bildiği bir kavramı sistematik hale getirip allayıp pullayıp sundu. Al sana guru.

Bölüm 2 (Return of the Penguin): Bu bir manifestodur. Mor İnek'e karşı Kırmızı Penguen'i çıkarıyorum. Olay yine aynı: Pazarlama. Hem penguenler ineklerden daha komik ve ilgi çekici hayvanlar. Penguenleri kullanarak olayı tabana indiricem. Maksat halk yararlansın çocuklar birşeyler öğrensin. İş dünyasındaki babaların dışında da halkın buna ihtiyacı var. Bir süre sonra da Sharma'nın ipliğini pazara çıkarıcam. Du bakalım...Yalnız önce benim bi Ferrari alıp sonra modifiye ettirmem ve Cadde'de gezip merakımı aldıktan sonra onu satmam ve Doğu Anadolu'da bir yerlere gidip kovuklara girip iç dünyama dönmem lazım (Tibet çok uzak uğraşamam oralarda). Birkaç yıl bekleyin beni....Seth Godin, Robin Sharma ve Tamer Beler...Bak bu olayda isim de önemli..İstesem bu kadar güzel adım soyadım olmazdı...Sağolun anacım, babacım..

Dipnot: Bu yazıda üstte resme istinaden ''yok aslında farkımız ama biz Osmanlı bankasıyız'' reklamını hatırlatacaktım. Yine konu dağıldı.......

Günün özü

Rüyanızın gerçekleşmesini istiyorsanız, öncelikle uykudan uyanmanız gerekir.
ANDRE SIEGTRIED

bir adam vardı...canı sıkılan...tatile gitti...sıkıntı bitti...

Cuma günü Ege'nin serin sularında kulaç atıp haftasonu dönüşte İstanbul'da yağmurlu hava ile karşılanmak hiç hoşuma gitmedi. İlgili makama duyurulur..

Tatil: basit, rahatlama, eskihisar, susurluk ayranı, ayvalık, altınova, sarımsaklı, şeytan sofrası, bol su, serinlik, iş yok, malak gibi yat, kulaç at, deniz anası varmış salla gitsin, midilli .ıçımızın dibi, ayvalık tostu, cunda'ya uzaktan bakış, gün batımında sakızlı dondurma, yazlıkçılar, asil, havvv, ispenç tavuğu ve yumurtası

abi şezlongu kiralıyon mu? Yok uzandım plastiğin kalitesine bakıcam

24 Ağustos 2006

yanıyor..

Ormanlarımız her yaz olduğundan daha çok yanıyor...Onlarca yılda oluşanlar birkaç saatte gidiyor...acı..İzmir'in Selçuk ilçesine 1996'da gidip 1 ay kalmıştım...Oldukça eğlenceli geçmişti. Sık sık çevredeki hoş yerleri gezdik. Bir gün de 3 arkadaş otostopla Meryem Ana evine gitmiştik. Selçuk'tan yukarı çıkana kadar her yer yemyeşildi. Şimdi onların bitmiş&gitmiş olması çok üzücü...
Efes, Meryem Ana, Yedi Uyuyanlar biraz zorlayarak Kuşadası...Selçuk güzel yer vesselam...Eğlence yüzünden o yıl tekrar girdiğim ÖYS sonuçlarının açıklanacağı tarihi bile unutmuştum. Sabah kahvaltı ederken sınav sonuçlarının açıklandığını TV'den öğrenip doğru gazeteciye gitmek de ilginç olmuştu. Evet Boğaziçi'ni kazandığım haberini Selçuk'ta böyle lakayt! bir biçimde öğrenmiştim :)

batman

18 Ağustos 2006

yerse..

Bir süre önce şirketten Genel Koordinatörümüz ile birlikte Mecidiyeköy'de bir şirkete bir projemiz konusunda ziyarete gidilir. Araç için yer bulmak oldukça zordur. Ali Sami Yen'in yanındaki büyük otopark ta pas geçilir. Acelemiz vardır. Tekel'in yan sokağında bir yer bulunur. Park edilir. Hemen değnekçimiz -otopark görevlisi demeye dilim varmıyor. Bildiğiniz sokak - peydahlanır.
Değnekçi: Abi peşin alıyoz. 10 YTL.
Biz: (J)Ohannesburg. Sokağı almıycaz kardeşim. 1 saat kalıp gidicez.
D: Abi maç günleri böyle.
Biz: İyi de biz maça gelmedik.
D: Ha öyleyse 5 verin yeter.
Olay 5 YTL'ye halledilir.
Tarife: Maça gelen öpülür: 10 YTL
Yerse- İtiraz edilmezse: 10 YTL
Yemezse: 5 YTL
Bre öküz değnekçi yaz sıcağında tebdil-i kıyafetli iki kişi ellerinde çantalar, resmi şekilde öğleden sonra 4'te maça mı gider.

15 Ağustos 2006

12 Ağustos 2006

Fraktal


Fraktallar ile tanışmam üniversitede oldu. İlk gördüğümde çok ilgimi çektiği söylenemez. Okul değiştirip Calculus dersini tekrar alınca gördüm ki ders kitabının kapağında güzel desenli koskoca bir fraktal..İşte o zaman araştırmaya başladım...
Önce tanımını verelim:
..."öyle bir cisim olsun ki hangi noktasını alırsak alalım büyütüp baktığımızda yine başlangıçtaki şekille karşılaşalım ve bu işleme ne kadar devam edersek edelim aynı olay tekrarlansın. işte fractal, yani kendine benzerlik kavramının tanımı bu"...matematiğin aydınlık dünyası Sinan Sertöz
........
Yani büyüt büyüt aynı şeyi elde ediyorsun çok ilginç...Ama görsel güzelliklerinin yanısıra beni etkileyen asıl olay herbirinin bir kompleks matematiksel fonksiyonun yansıması olmasıydı...
Bilim + görsellik : Bir insan daha ne ister ki :) (Mükemmel kadın gibi :)
Farkları şu: Fraktallar var , mükemmel kadın ütopya
Üç dört yıl önce bulduğum bir programa gerekli parametreleri verdiğinizde ortaya çok güzel fraktallar çıkarıyordu.. Burda bol miktarda örnek var

Algıda seçiciyim

"Ne renk olursa kaşın gözün elin
Karşındakinin gördüğüdür rengin."
Can Yücel

Yüzyılın gerzekliği


Nette gezinirken yandaki fotoya rastladım. Hemen 2 gün önce olan, gazetelerin 'yüzyılın gerzekliği' diye duyurdukları metroya sondaj çalışması aklıma geldi. Amcaları metro durdurmasaydı sanırım mağmaya kadar yolları vardı.
Metro demişken bu konudaki şikayetimi de ileteyim. Bir çeşit sikayetvar.com hesabı...
İşe gidip gelirken metroyu kullanıyorum. Trafik yok dert yok (sayılır).
Bir: Son günlerde sinyalimiz kapalı diye anons edilip zırt diye yolun ortasında duruyoruz herkes birbirine aptal aptal bakıyor. Bu git gel planlamasını yapamıyorsanız laf yok size...
Ki: Metroda çoğu zaman eyır kondişın çalışıyor. Serin serin gidiyoruz güzel...ama şunun hesabını yapın kardeşim: İçerisi buz gibi, bu adam dışardan 30 derece sıcaklıktan içeri giriyor. Sonra benim gibi al şifayı. Her gün aynı olay. Yaz ortasında öksürüp duruyorum..Doktor masrafımı ödemen lazım ey İstanbul Ulaşım AŞ

24 Temmuz 2006

Dünyadan 100 gökdelen .. Bizden hiç olmaması ilginç..

20 Temmuz 2006

80s

80'lerde bir Michael Jackson, bir Madonna bir de Mory Kante vardı...(diğerlerini saymaya kalkmayalım şimdi.) Mory Kante'nin Yeke yeke'si karşıma çıkınca eski günlere döndüm...Çeşidin az olduğu o ortamda daha mı mutluyduk acaba? Yoksa Schopenhauer haklı mı ¿

19 Temmuz 2006

özü sözü 1

"tum sinirlamalar kisiyi mutlu kilar. gorme, etki ve temas alanimiz ne denli dar ise o denli mutlu oluruz; ne denli genis ise o denli siklikta kendimizi azap icinde ya da urkutulmus duyumsariz. cunku bu alanla birlikte kaygilar, istekler, urkunc seyler de cogalir ve büyür..." - schopenhauer
Richard Bach'in Mavi Tüy kitabında bir söz var ki, yaşamında dönüm noktası olmuştur: "Hiç bir niyet yoktur ki, kişiye verildiğinde onu gerçekleştirebilecek olan güç de birlikte verilmemiş olsun."

29 Mayıs 2006

loooooong run

Geçen entry'lerin (bunun Türkçesine 'giriş' mi desek acep ¿) birinde geçmişin tozlu arşivine girip istatistik dersinden alıntı yapmıştım...bugün de karşıma Macroeconomics dersinden bir söz çıktı...internette gezinirken rastladım
''In the long-run we are all dead'' J.M. Keynes
Makro hocamız Emre Alper bir süre 'long-run' ile 'long run' arasındaki farkı ve 'tire'nin önemini anlatmıştı..tabi ki hatırlamıyorum...ama Keynes amcaya katılmamak imkansız..şöyle 2 kere 2 tadında birşeyler söylesinler canımı yesinler...ekonomi tarihi ve teorisi ile az buçuk ilgilililer bilirler ki ekonomide ekoller vardır: Neoklasikler , Keynezyenler gibi..birinin ak dediğine diğeri kara diyebiliyor...Ekonomi okuduğuma memnun muyum toplamda evet :)
+ >>> -
Derslerde çok defa düşünmüşümdür: Bu bir sosyal bilim !?!¿ ...bazı kesinlikler var ama birçok şeyi assume etmek sıkıcı...işi geyiğe döktüğümüz çok olmuştur...ama demokrasideki gibi seçme hakkın var..''ben olaya ......ler gibi bakıyorum. Bu yüzden şu olur bu olur'' gibi ahkam kesebiliyorsun...
Pozitif bilimler ise kesin...tek sonuç var...kısıtlanmışsın ama bulduğun sonucun doğru olduğunu biliyorsun...Seçim sizin

Bu arada long run ne kadar long? short ta ne kadar short?
Short Run vs. Long Run In Summary
Short Run: Some inputs variable, some fixed. New firms do not enter the industry, and existing firms do not exit.
Long Run: All inputs variable, firms can enter and exit the market place.


İktisat 3. sınıf olup da hala bunu bilmeyenler olduğunu tahmin ediyorum ;)

Blogda bunun gibi bazı kısımlar İngilizce oluyor...biraz tembellik, biraz mükemmeliyetçilik biraz da 8 yılın verdiği alışkanlık...İngilizce bilmeyenler kusura kalmasın..beğenmeyen de okumasın

dogfight day

Yazar benim düşüncemi çalmış gibi geldi :) arkadaşlarımdan biri ispiyon etmiş, bildirmiş hırkız :)
ben 1 Haziranı 'Dünya İt Dalaşı Günü' ilan ediyorum...hadi herkes uçaklara...uçağı olmayan fare deliğine....
''Sorunun çözümü kolay
Her iki ülkenin pozisyonu belli ve tescil edilmiştir. O zaman, her Allah'ın günü uçak kaldırıp malumu yeniden ilan etmenin ne yararı var?Bu inadın benzin, uçak, pilot zamanı, sinir aşınması ve iyi niyet olarak maliyeti hiç hesap edilmiyor mu?Bir uçağın her sortide sadece benzin masrafı 10.000 dolardır. Düşen uçakların her birinin maliyeti 40-50 milyon dolar arasındadır.Bu paraların daha verimli harcanacağı yer yok mu, arkadaşlar? Sorunun çözümü kolay. İki taraf otursun. Yılın bir gününü İt Dalaşı Günü ilan etsinler. Türk savaş uçakları o gün tartışmalı bölgelerde uçsun. Yunan uçakları onları karşılasın. Biraz cilveleşsinler. Herkes evine dönsün. Bu abesle iştigal sona ersin.''

Yazının tamamı burda..Yaşa MM abi..

28 Mayıs 2006

özlü

"Mutsuz kadın saçlarını değiştirir, mutsuz futbolcu da arabasını."
Futbolcu Ali Güneş, psikolojiyi çözmüş.

25 Mayıs 2006

bir CRM hikayesi

olay yakın arkadaşlarımdan birinin başından geçiyor...esas oğlanımız Ufuk...sahne 1:
Ufuk arkadaş nişanlıdır...nişanlısı ve ailesi Biga'da yaşamaktadır...Ufuk kardeş askerlik öncesi Biga'ya helalleşmeye gider. (Helalleşmek bahane...aşk şahane) Müstakbel kayınpeder çiftçidir ve New Holland marka yeni bir traktöre Törkiş liraları saymıştır. Amma velakin traktörde sorun vardır..Biga'daki satıcıya defalarca gidilir..O da durumu traktörün Türkiye distribütörü (bundan sonra kısaca dis. diye anılacaktır. (bu günlerde çok sözleşme düzenleyip okuyorum) (ayrıca parantez içinde bu kadar parantez olmaz konu dağılıyo)) Türk Traktör'e iletir. Tabi si-ar-em lafta kalmaktadır..Biz size çevremizde dönüp iki tur atıcaz gibi cevaplar vardır..Verilen cevap küçük bir parçanın değiştirilmesi gerektiğidir..ki yurtdışından gelmesi gerekmektedir...İşte esas oğlanımız mühendis olmasının getirdiği analitik düşünce sistemi ile olaya yaklaşır...hemen internetten en yakın fabrikanın İtalya'da olduğunu öğrenir..Bu arada İngiltere'deki abisinden şirketin o ülkedeki dis. i ile bağlantıya geçip parçayı temin etmesini ister..Abisi İngilterraa dis. den sadece parçayı ister durumu anlatmaya gerek duymaz...Gelin görün ki müşteri memnuniyetini gerçekten şiar edinmiş İngiliz dis. durumdan kıllanır...durumu İtalya'ya sorar...ortada yamuk bir durum olduğunu farkederler (çok ayrıntıya girmeyelim) Onlar da durumu o ana kadar fazla iplemeyen Ankara'yı uyarırlar...sonra ne mi olur...Traktör yenisi ile değiştirilir...
Sonuçlar:
1. CRM , müşteri memnuniyeti, kalite gibi kavramları sadece sakız olarak kullanmayıp uygulayalım.
2. Avrupa'yı , batıyı örnek alıyorsan tam al...Departmanlarına süslü isimler koymakla onlarla yarışamazsın (Zaten öyle de bir niyet yok..Onlar üretsin biz satalım)
3. Esas oğlan bu olay sayesinde karizmayı artırır. Tüm Biga'da tanınır hale gelir. Traktörü ile sorunu olan fellik fellik onu aramaktadır :)
4. Maalesef esas oğlan şimdi askerdir...Senin adına bol bol 'in the army now' dinlemekteyiz...Safranbolu'da görüşelim bi ara ;)

if...then...else

Bu şiirin bahsi en son üniversitede bir İstatistik dersinde geçmişti...Hocamız o iğrenç ! esprilerinden sonra bu şiirden bahsetmişti biraz...Seviye biranda nasıl bu kadar yükselebilmişti anlayamamıştım...ama hayat mucizelerle doludur :) O hocamızdan öğrendiğim birşey daha : blah blah blah sözünü ilk kez Bart Simpson söylemiş... ''moment generating function''ların arasında iyi gitmişti....Şiirin Türkçesi Bülent Ecevit'e aitmiş...Şiirde duygunun tam tercüme edilemeyeceğine inandığım için İngilizcesini sunuyorum (ne kadar kibarım -sunuyorum- breh breh)

If you can keep your head when all about you
Are losing theirs and blaming it on you,
If you can trust yourself when all men doubt you,
But make allowance for their doubting too;
If you can wait and not be tired by waiting
Or being lied about, don't deal in lies,
Or being hated, don't give way to hating
And yet don't look too good, nor talk too wise:

If you can dream-and not make dreams your master
If you can think-and not make thoughts your aim;
If you can meet with Triumph and Disaster
And treat these two imposters just the same
If you can bear to hear the truth you've spoken
Twisted by knaves to make a trap for fools.
Or watch the things you gave your life to, broken,
And stood and build'em up with worn -out tools:

If you can make one heap of all your winnings
And risk it on one turn of pitch-and-toss,
And lose and start again at your beginnings
And never breathe a word of your loss;
If you can force your heart and nerve and sinew
To serve your turn long after they are gone,
And so hold on when there's nothing in you
Except the will which says to them: "Hold on!"

If you can talk with crowds and keep your virtue
Or walk with Kings-nor lose the common touch,
If neither foes nor loving friends can hurt you
If all men count with you, but none too much:
If you can fill the unforgiven minute
With sixty seconds worth of distance run,
Yours is the Earth and everything in it,
And which is more you'll be a man, my son!

Rudyard Kipling

trendy

yeni oyuncağım google trends.. zaman zaman 'megalo mode: on' olan bir kişi ne yapar kendi ismini aratır..yaptım ve daha önceki tecrübelerimde de gördüğüm gibi tamer deyince Mısırlılar bir numero..yalnız bu isim sadece Mısır ve Fas'ta mı kullanılıyor diye merak ediyorum...diğer Arapça kullanılan ülkelerde yok mudur? Kıta sahanlığımız, sınırımız bu şekilde mi çizilmiştir¿ Bu kadar dar alanda yaşayamam it dalaşı yaparım ona göre..

Guugle trends cities, regions kısmını IP adreslerinden belirliyor ama bazı aramalarda Trabzon ve Diyarbakır gibi yerlerin öne çıkması inandırıcı gelmiyor..

08 Mayıs 2006

Güncel olamayan adam...

* 82'de İngiltere ile Arjantin .ıç kadar Falkland adaları için savaştı...Sonuç ne oldu? Hatırlayamadım...
* İlkokul yıllarında Hikmet Şimşek'in sunumuyla Zubin Mehta diye bir orkestra şefi çıkardı. Nerdedir acep? adamın isminin fonetiğine bakın...heyyt be..
...........
Elllerim büzüşene kadar suda kalmayı seviyorum :) Elleri büzüşesiceler...

01 Mayıs 2006

Keder Sana Yakışıyor
Ne kadar değişmişsin görmeyeli,
Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
Hüzün rengi almış saçlarının her teli
Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
Ne kadar değişmişsin ben görmeyeli

Böyle mahzun kederli değildin eskiden
Fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi
Dudakların nemliydi sevgiden, arzudan
Yapraklarına çiğ düşmüş karanfiller gibi
Baygın kokusuna anılarla beraber giden
Böyle mahzun kederli değildin eskiden

Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Ağlamaktan mı karardı gözlerin
Bir zamanlar gözyaşını sevmezdin
Şimdi nerden yaşardı gözlerin
Hasta mısın, yorgun musun nen var
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar


Arzular vardır bilirsin anlatılamaz
Eskisi gibi kalsaydın ne olurdu
Taptaze, ıpılık kar gibi beyaz
Keder sana yakışmıyor gül biraz
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz.

Victor Hugo

18 Nisan 2006

şimdi Tirilye'de olmak vardı

Geçen yıl bu zamanlar Tirilye -yeni adı ile Zeytinbağ- denen yere günübirlik bir gezi yapmıştık. Motor ile yapılan yolculuktan sonra zeytini ve balığı ile ünlü bu şirin ilçeye ulaşmıştık. Neden mi anlatıyorum. Bizim ev ahalisi yine o civarda...Bir de annem geçen gece beni çağırıp bak oğlum bu dizi Zeytinbağ'da çekiliyor dedi. Tirilye çok mu güzel.. bence değil ama deniz kenarındaki balıkçı kasabalarını oldum olası sevmişimdir. Bunun yanında insanlar çok sıcak. Hele bir Hasan usta var ki ABD'den master'lı satışçıları çeşmeye götürür susuz getirir. Zaten motor ile ulaştıysanız sizi limanda karşılayacaktır. Sonunda da annesinin sattığı zeytinlerden birkaç şişe almış bulacaksınız kendinizi. Önce ekmeğinizi zeytinyağına banacaksınız tabi...Trilya üç papaz anlamına geliyormuş ve buraya yerleşen üç papazdan adını almış. Şöyle arasokakları dolaştığınızda Rum'lardan kalma birçok ev göreceksiniz. Sonra da limanda balık yiyin..Daha önce de bazı dizilere set olmuş burası...gezdirirken Hasan Usta bol bol anlatıyor...Aha burası .....'nın dövüldüğü yer :) diye...Güngör Uras ta bana benzer şeyler yazmış...Gidin bi görün ...Burda fotolar..

sinek ufacıktır :)

küçük insanlar olayları görmek istediği gibi görür...bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olurlar...uç bakalım nereye kadar kara sinek ¿?

Alice in Wonderland

"Bana hangi yoldan gitmem gerektiğini söyler misin?" dedi Alice.
"Bu neyi istediğine ve neye ulaşmaya çalıştığına bağlı" dedi Kedi,
"Şey... Bilmem ki.. "dedi Alice ve bunun üzerine Kedi:
"Öyleyse hangi yoldan gittiğin farketmez."

10 Nisan 2006

sıtar vorz

"Do, or do not; there's no try." -- Yoda.

Windows Live Mail

Live Mail , hotmail'in sonraki adımı. Şu an beta aşamasında bu yüzden hala hatalı. Reklamlar büyük yer tutuyor. Olur düzelir. Fakat login olup mailime tıkladığımda ''hop dur bakalım can not connect Tamer Bey'' dedi. olrayt dedik beta kullanıcıyız ya...'report this to MS'e tıkladık...bu sefer 'kardeş hala anlamadın mı unable to report' dedi. Elim klavyede öylece kaldım..
Gmail özentisi gibi geldi biraz...Sağ tıklayıp mail silmek güzel..Outlook görünüşlü olmuş..Mercedes görünümlü Şahin gibi bişey

30 Mart 2006

bilgi damarcığı

BAZI ÖNEMLİ LATİNCE KISALTMALAR
ca veya c. (circa) : yaklaşık
ed. cit. (editio citate) : anılan baskı
e.g. (exempligratia) : örneğin
et al. (et alii) : ve diğerleri, ve diğer kişiler
et al. (et alibi) : ve diğer yerlerde
et seq. (et sequens) : ve sonrakiler, izleyenler
ibid. (ibidem) : aynı yerde (aynı dergi vb.’de)
id. (idem) : aynı
ill veya illus (illust, s) : resimlenmiştir
loc. cit. (loca citato) : anılan, bildirilen yerde
N.B. (nota bene) : iyi, veya özel not
op. cit. (opere citato) : anılan çalışmada, önceden bildirilen
q.v. (quad vide) : görülen, anlaşılan
v.s. (versus) : karşı

15 Mart 2006

kısır reklamlar

Biri 'değer taşır' , biri 'önem taşır' diğeri de 'sorumluluk taşır'. Slogan ve reklam tabi ki mesajı doğrudan vermeli ama kargo sektöründe artık yeniliklere ihtiyaç var. Başka konseptler kullanın. Biz sorunsuz taşırız , kafanızı ağrıtmayız , nakledilen eşyanıza gözünüz gibi bakarız deyin. Aynı şeyler deterjancılar için de geçerli bizimki daha beyaz demeyi unutun! Bizimki daha hesaplı vs. bunları da unutun..o reklam ajanslarına bunlar için para dökmeyi bırakın....veya zorlayın onları saksıları çalıştırmaya..düşünmek güzeldir :P

09 Mart 2006

Introduction to Searching

Evet başlıktaki gibi bir derse ihtiyaç duyduğunu gözlemliyorum yurdum insanın. Dedik büyük! bir siteye sahibiz, içerik sınıflandırılmış durumda değil...Siteiçi arama için yandaki sütune göze girecek şekilde bir zımbırtı (daha kibarca aparat diyelim) koyduk. Milletin arattıklarına bakın (Böyle de ifşa ederim :) :
* Nato mp3 - görmemek için kör olmak lazım
* Cep telefonu numaraları bırakanlar - Sanırım ünlü oldum artık :)
* Ahu Türkpençe'nin erkek arkadaşının adı - magazin sitesi de olmuşuz
* Bolca mp3 aratanlar - o da var
* Porno - yorum yok !¿!