18 Eylül 2002

Seçimler için partilerin adayları belli oldu.Her seçim öncesi gibi bazı sürprizler var. Çoğu partide partinin eski 'ağır topları' listelere dahi giremediler. Bunda şüphesiz seçmenin yeni yüzler istemesinin payı büyük. Aday adayları 500 milyon ile 1 milyar lira arasında değişen rakamlar verdiler partilere adaylık elde edebilmek için. Hiç aday olmayanlar baştan kaybetti bir bakıma 'şanslarını' denediler :) Onların derdi bitti belki hala haram olsun o para diye içinden söylenenler vardır aralarında. Ya aday olup ta seçilemeyecek sıraya düşenlere ne demeli? Onların psikolojisi nasıl çok merak ediyorum. Düşünsenize partiniz size bir 'kıyak' yapıp binlerce aday arasından sizi seçmiş ama gitmiş sizi 5. sıraya koymuş oy oranının düşük olduğu bir ilde. Seçildiğiniz için sevinir misiniz partiniz size değer verdi diye yoksa milletvekili olma şansınızın sıfır olmasından dolayı üzülür müsünüz? Bazıları hala partizanlık yapıyor olabilir 'Ben partimin bir neferiyim sıra önemli değil her pozisyonda görev yaparım' . Bunlar bana çok inandırıcı gelmiyor açıkçası. Sonuçta dokunulmazlığı olan, statüsü yüksek bir makamı kim kaçırmak ister? Bu arada bir de her seçim döneminde yaşamaya alıştığımız, kanıksamaktan dolayı çoğumuzun ses çıkarmadığı şu plastik bayrak çılgınlığı var.
Mantığım oldum olası şu olayı anlayamadı: Yahu en çok plastik (kabaca naylon :) bayrağı sokakları dizip en çok kirliliğe sebep olanlar mı oy alıyorlar? Kimdir bunu düşünen planlayan? Çok merak ediyorum bu adamların mantığını. Tek tahmin edebildiğim 'adam bizim logoyu heryerde görsün, logo seçmenin içine işlesin (bilimsel ifadeyle bilinçaltına işlensin) gibi bir mantık. Burdan benim bilinçaltımın ters işlediğini ilgilelere aktarıyım. Evet o heryerde gördüğüm bayraklarda olan logolar beynime işler ve pusulayı elime aldığımda çevreyi pisleten bunlardı diye hatırlarım. Türkiye'de beyni bu tip çalışan insanların da az olduğunu sanmıyorum. Bir de olayın seçmen tarafına bakalım. Seçmenlerimizin çoğu bu sefer kimseye oy yok buraya gelmesinler diyor. Ben bu çığırtkanlığı! geçen seçimde de hatırlıyorum, hatta daha öncekilerde de! Madem bu kadar insan oy vermiyor , peki bu oy verenler nerden Mars'tan mı? İstatistiklere baktığımızda seçime katılım oranının çok ta düşük olmadığını görüyoruz. Bazı seçmenler de yetkililerimizin zaten yapması gereken hizmeti aldıklarında onları 'oy'a boğuyorlar. Sanırım Kars'ta bir köy kurulduğundn beri susuzluk çekiyormuş, bu yıl içerisinde köy çeşmesine kavuşmuş. Ki köylüler yıllardır bunun mücadelesini veriyorlarmış.
Katkısı olan politikacının o köyde %100 oy alacağı açık. İlginç bir ülke bu Türkiye vesselam!

12 Eylül 2002

OZ..Cine5'te çarşamba günleri 22 civarında başlayan güzel bir dizi..Konusu hapishanede geçiyor. Hapishane yaşamını gerçekçi bir dille anlatıyor, mahkumların psikolojilerini çok iyi bir şekilde gözler önüne seriyor. Ayrıca İtalyan,zenci ve müslüman gibi çeşitli sınıfların çatışmalarını işliyor. Amerikan mozaiğinin incelenmesi açısından iyi bir dizi. Cuma akşamları da orijinal sesiyle ve de şifresiz..Tavsiye edilir!

06 Eylül 2002

Kısaltmalar...işimizi kolaylaştırıyor..zamandan kazandırıyor! Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine tebememe diyoruz. TRT, NLP, GPA yerlisi yabancısı binlerce kısaltma..
-Senin ci pi ey'in kaç usta?
-ci pi ey 2.97, es pi ey 3.06
Kısaltmaları bir de ingilizce söyleyince ortalık iyice karışıyor. O ortamdan uzak tipler bu iki kişinin konuşmasına bir anlam veremiyor. Peki o kısaltmaları yaparken kazandığımız 2-3 saniyede ne yapıyoruz? Belki toplarsak hayat boyu saatleri bulabilir!